Yada aşktır senin için bir başkası. Düşünürsün, geceler boyu. Hep onu anlatırsın, canın hep ondan konuşmak ister. Zamanla işleri yoluna da sokarsın, ne güzeldir hayat o noktada, beraber, ten tene olmasa da beraber, aklında beraber, kalbinde beraber, en kötü telefonun ucunda. Sonra yine bir yerde devran döner. Bok edersin bir şeyleri, yada o bok eder. Fark etmez kimin halt ettiği bok olmuş bir kere üstün başın. Sonra üzülürsün, bittim dersin bittim, yok benim derdimden büyüğü. Tabi giderek azalır, azalır, azal, az kalır sonunda o dert. Ve bitti gitti işte ona da bir sünger çekersin.
Ama sünger çekemeyeceği bir elveda vardır, erkek çocuğuna. Belli bir yaşa kadar idolündür. Onun gibi kocaman olmak istersin, onun kadar heybetli. Arabayı onun kadar iyi kullanmak istersin mesela, yada ne bileyim garsondan hesabı onun gibi istemeyi düşünürsün. Belki ilk söylediğin kelimedir ikinizin ömrünün kesiştiği bölümde ona hitap edeceğin 4 harf. Zihnin kapalıdır sanki yada zihnini kaplamıştır. Sonra kafa kağıdındaki tarih hanesinden uzaklaştıkça zaman, senin kafanda açılmaya başlar. Bu sefer de örnek alacak bir şeyler bulursun tabi ama kötü örnektir onlar, onun gibi olamam, olmamalıyım demeye başlarsın bu sefer de. Ve bir elveda kopar zihninde boşalan yerde, boşluktan mıdır bilmem çok yankılanır o, bir tek sen duyarsın, bir kaç kişi de hisseder belki. Ama bir kere elveda dedinmi kafanda, ne sünger çekebilirsin, ne de kendi kara tahtana kendi tebeşirinle yazdığın elvedayı silebilirsin.
Sonra ne mi olur? Sonra iskele babası gibi beklersin deniz kenarında, yanaşan gemilerin birinden insin ağır ağır, çocukluğundaki heybetiyle diye.
Ama fazla bekleme sadece hayal kırıklığını arttırırsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder